Günter Grass, ressamligindan dolayi görsel bir yazardi. Hikaye ne kadar acimasiz, sert ve siyasi olursa olsun, hikayeyi yazarin yaraticiligina dayandirmayi ögretti bize. Rabelais ve Celineden cok sey ögrenen Grass, büyülü gercekciligin ve Mdrquezin gelismesinde etkili olmus bir yazardi. Yasayan en büyük Alman yazariydi...
ORHAN PAMUK
Nobel ödüllü Alman romanci Günter Grass, 1989 sonrasi Avrupasinda, iki Almanyanin birlesmesi, Körfez Savasi gibi olaylarin ortasinda gecen son derece ilginc bir ask hikayesi anlatiyor.
Olaganüstü bir düsgücüyle yazilmis bu ironi basyapiti, Polonyali dul gotik melek uzmani bayan Piatkowska ile Alman dul sanat tarihcisi Bay Reschkenin tuhaf karsilasmalariyla ortaya cikiveren SAlman-Polonya Mezarlik Sirketi fikri etrafinda dönüyor. Polonyadan göcmüs Almanlarin Syurtlarinda gömülmesinin barisa katki saglayacagini düsünen iki geckin asigin projeyi hayata gecirmeleriyle birlikte Stekerrür eden tarih adeta zincirlerinden bosaliveriyor. Iyi niyetle hayata gecirilen Smezarlik fikri, liberal kapitalizmin carklari arasinda bir felakete dogru yol aliyor. Postmodern tabut tasarimlarina, toplu mezar fasilitelerine, arsa talanina, hatta golf turizmine varan cilgin bir projeye dönüsüyor.
Tabii ki onu yazdiklarindan ötürü seviyorum - modern bir kilik giydirdigi Grimm masallarina olan sevgisinden, tarih incelemesine getirdigi kara komediden, oyunculugundaki ciddiyetten, caginin kötülüklerine gözünü kirpmadan bakabilme cesaretinden ve söze dökülemeyecek olandan büyük bir sanat eseri yaratmasindan ötürü...
SALMAN RUSHDIE