Modern Ingiliz edebiyatinin usta kalemi Nick Hornby, her zamanki, kivrak, muzip, sade ve sahici üslubuyla yine bir ask hikayesi anlatiyor; ancak 21. yüzyila özgü bir ask hikayesi bu. Trajedi, intihar ve düello yok; akilli telefonlar, kusak gerilimleri, televizyon dizileri, Brexit referandumu ve bol bol mizah var. Yine de insanligin hic eskimeyen evrensel izlekleriyle dolu; yalnizlik korkusu, arzu, yanlis anlasilmalar, sinif ve irk ayrimlari, dile getirilemeyen sevgi ve kacinilamayan ihanet...
Senin Gibi, ayri kusaklardan, ayri kültürlerden, etnik kökenlerden ve siniflardan iki Londra sakininin tesadüflerin imdada yetismesiyle kendilerini icinde bulduklari iliskinin inisli cikisli seyrinin hikayesi. O kendine özgü akici diliyle Hornby, politik calkantilar ve belirsizliklerle dolu, her seyin cabucak tüketildigi yasli bir dünyada sevginin imkanina oldugu kadar, insanin bitmeyen mutluluk ve tamamlanma arayisina ve varolmanin sonsuz ihtimallerine de neseli bir bakis atiyor.