Aydinlanma Cagi olarak tanimlanan, ama aslinda birden fazla ruha sahip XVIII. yüzyilda, yalnizca geleneksel metafizik degil, insan zihni ile gerceklik arasinda tam bir tekabüliyet öngören anlayis da siddetli bir elestiriye tabi tutulur. Diderot, dAlembert, Voltaire, Rousseau, Montesquieu gibi isimleri bir araya getirecek olan Ansiklopedi, bu elestirel tutumun somut ifadesi olacaktir. Bilgi teorisinde büyük capli bir dönüsüme yol acacak olan kisi ise Kanttir Yaptigi felsefi devrimle, düsüncenin merkezine bilinen nesne yerine bilen özneyi yerlestirir. Kant ayrica, XVIII ile XIX. yüzyillar arasinda bir köprü gibidir. Ancak bu köprü islevi, kendisinden sonraki tüm felsefi tartismayi kosullamasindan ileri gelir. Nitekim neredeyse tüm XIX. yüzyil felsefi tartismalari, Kanta cevap verme cabasi olarak okunabilir. Özellikle Fichte, Schelling ve Hegelle anilan Alman idealizmini anlamak icin gerekli referans noktalarindan biri Fransiz Devrimi ise, digeri de Kanttir. Ne var ki bu üc filozofu ortak bir modele indirgemek zordur. Fichte öznel ve etik bir idealizmi; Schelling estetik temelli; Hegel ise tin kavramina dayali bir idealizmi temsil eder.