XV ile XVI. yüzyillar arasinda felsefi düsünce derin degisimlerden gecer. Copernicusun Günes merkezli evren anlayisi, Amerikanin kesfi, Avrupa devletleri arasindaki yeni dengeler, Reform benzeri bircok gelisme de bu degisimin arka planini olusturur. Bu dönemde Thomas More, Erasmus, Machiavelli ve Bodin gibi düsünürler özellikle önemli bir rol oynarlar. Dogadaki güc ve yasalara duyulan ilgi de Rönesansin, bir önceki yüzyildan miras aldigi konulardandir. Diger yandan, duyular dogal olgularin gözlemlenmesinde bariz bir üstünlüge sahiptir. Giovambattista Della Porta, Gerolamo Cardano, Tommaso Campanella, Giordano Bruno bu dogrultuda, ama cok farkli baglamlarda karsimiza cikarlar. Bilgi konusunda Aristotelesci gelenekle apacik bir kirilma ancak XVI. yüzyil sonu ile XVII. yüzyilin ilk yarisinda mümkün olacaktir. Bacon ve Descartes bu anlayis farklilasmasinin yöntemine kafa yorarlar. Descartesin yani sira Hobbes, Spinoza, Leibniz, Locke, Vico gibi filozoflarin yüzyili olan XVII. yüzyil, geneli itibariyle insanin evrendeki konumunu yeniden tanimlama arayisinin yüzyili sayilabilir.