Insanin, otoban polisi karakolunda sidikli ve kanli bir halde oturmus, ebeveynine dair sorular yanitlamasi da büyük ikramiye sayilmaz. Hatta iskence görmek isime bile gelirdi, o zaman heyecanim icin bir gerekcem olurdu hic degilse. En iyisi ceneyi tutmak, demisti Cik. Ben de onunla ayni görüsteyim. Simdi, yani artik zaten hicbir sey fark etmedikten sonra.
Harita yok, pusula yok, yön tabelalarinin hicbir anlami yok. Sadece önlerindeki yol var; nereye ulastigini yalnizca onlarin bildigi. Rus süprüntüsü lakapli Cik ve lakap bile takilmayacak kadar sikici Maik, Berlinden calinti bir Ladayla yola cikiyor. Aniden mi Evet, aniden. Kacacak bir seyleri mi var Belki de. Bugday tarlalarinda, cöp daglarinin arasinda, otobanda yol aldikca dostlugun ne demek oldugunu da kesfetmeye baslayan Maik ile Ciki, saflikla arsizligin ic ice gectigi yolculuklarinin sonunda, akillarinin ucundan bile gecmeyecek bir sahne bekliyor.
Cagdas Alman edebiyatinin sevilen yazarlarindan Wolfgang Herrndorfa, 2011 yilinda Alman Genclik Edebiyati Ödülünü kazandiran, absürdlükle ciplak gerceklik arasinda gidip gelen roman, kendine has ritmi ve cagin ruhunu yansitan sesiyle, taptaze ve benzersiz bir yol hikayesi.