Johhannes ayakta durmus tepelere, cayirlara, kayaliklara, evlere bakiyordu, iskeleye, kiyi samandirasina bagli kendi kücük kayigina, iskeledeki ambarlara bakiyordu, yol boyunca uzanan evleri, kulübeleri gördü, bütün bunlar karsisinda yogun duygulara kapildi, cünkü cayirlar ve geri kalanlar, bildigi ne varsa, onun bu dünyadaki yeriydi, onundu hepsi, tüm o tepeler, ambarlar, kiyidaki kayalar ve onlari bir daha hic böyle göremeyecegi duygusuna kapildi, ama icinde kalacaklardi, kendisi olarak, bir ses olarak, evet, neredeyse bir ses olarak icimde kalacak, diye düsündü Johannes, ellerini kaldirip gözlerini ovusturdu, hepsinin ötesinde gökyüzünde, her bir duvarda, her bir tasta, her seyde bir pirilti vardi, tüm tekneler parliyordu ve artik anlamiyordu Johannes, bugün hicbir sey eskisi gibi degildi, bir baskalik vardi, ama ne olabilir bu, diye düsünen Johannes anlayamiyordu.