Cagdas edebiyatin en önemli seslerinden Nobel ödüllü yazar Herta Müllerden sorularla dolu
ve soru isaretlerinden yoksun bir roman Tek Bacakli Yolcu. Müllerin benzersiz dili ve
anlatimi esliginde sert, soguk ve müdanasiz bir ahir zamanlar portresi. Bir kadin ve üc erkek;
bir kadin, birkac ülke, bir deniz, dört duvar ve bitimsiz kentler... Astikca yenileri kesfedilen
sinirlarin üzerinde bir denge mücadelesi, kusatan korkular, issiz odalar.
Herta Müller, Romanyadan Almanyaya göctükten sonra yazdigi bu ilk romanda
yabancilasmanin öyküsünü hücresel kesitlerle betimliyor; var olmanin imkansizligini, kolektif
acilari ve yürege cöken yabanciyla düsülen yollari anlatiyor. Yasam hastaligindan iyilesen
cikmiyor; yolcular hep utanc, yalnizlik ve yoksunluk esliginde yürüyor. Yasam illetinin
devasi, icinde yasadigimiz su karanlik, suclu ve suclayan dünyada, bulunmuyor.
Herta Müller, Tek Bacakli Yolcuda yalnizligi tastan bir duvar gibi örüyor önümüze; tas kadar
soguk, tas kadar somut. Öyle bir yol ki tutulan, yolcularin hepsi agir yarali.
Ve diktatörler, iskenceciler, gözlerini dikip her seyi izleyenler, yalniz ve örselenmis
bedenlerin icinde, her daim nöbette.
Kaucuk mermi, yürekte.