Madam Prieydi o. Tüm Fransanin önünde diz cöktügü,
saray ahalisinin bir tebessüm görebilmek icin türlü türlü seyler yaptigi,
bir devrin en kudretli kadini...
Ne olmustu da gözden düsmüstü birden böylesine
Nicin nefes almayi bile unutan bu topraklara sürgün edilmisti
Dostu degil miydi tüm saray
Güc sahibi herkese bu ihtisamin kapilarini o acmisti oysa.
Öyleyse neden kimse geri dönmesine yardim etmiyordu
Kaninda gezinen tutkulu coskuyu,
adindan büyük kibrini, insanlari aldatmaya duydugu hevesi
doyuramiyordu bir türlü. Bu sekilde devam ederse aklini kaciracakti.
Ya dönmesi ya da ölmesi gerekiyordu.
Peki, ne olacakti; o ihtisamli günlere mi dönecekti
yoksa tarihin tozlu sayfalarina mi gömülecekti
Zweig bu eserinde insanoglunun en derin noktalarina dokunup tutkularimizin,
sevilme ihtiyacimizin, ilgi ve alaka görmeye duydugumuz
arzunun bizi nerelere sürükleyebilecegini
tüm ciplakligiyla gözler önüne seriyor.